10 Ocak 2015 Cumartesi

Gandi

En iyi film de dahil 8 dalda Oscar ödülü alan 1982 yapımı Gandhi filmini izledik bu akşam. Yönetmenliğini Richard Attenborough'in yaptığı filmin başrolünde Ben Kingsley var. 

Bu tarz filmleri seviyorum; hem biyografi olduğu, hem de dünya için çok önemli olduğunu düşündüğüm birisi adına çekildiği için.

Biyografik olarak çok başarılı denilebilecek bu film 3 saat sürse de su gibi akıp geçiyor.

Gandi'nin Güney Afrika'da başlattığı Pasif Direniş hareketinden Hindistan'a dönmesi, Hindistan'ın bağımsızlık hareketinde her şeyi göze alarak yaptığı liderliği, İngilizlerin çekilmesiyle Hindu ve Müslümanların birbirine düşmeleri ve Hindistan ile Pakistan'ın aynı günde kuruluşu hepsi filmde çok güzel bir şekilde işlenmiş.

Ben Kingsley'in, Gandi'ye son derece benzemiş olmasına rağmen aklımıza yine de bazı karelerde Kemal Kılıçdaroğlu geliyor.

Gandi'nin hayatında iki önemli kavramla karşılaşıyoruz: Satyagraha ve Aşram...

Satyagraha İngiliz işgaline karşı Hint bağımsızlık hareketinin felsefesi olmuş şiddetsiz direnişin adıdır. Filmin başında Gandi, Hz. İsa'nın "düşman sağ yanağına vurursa ona sol yanağını göster" sözünü hatırlatarak bu düşünce çerçevesinde hayata karşı tavrını göstermektedir.

Gandi'nin felsefesinde Henry David Thoreau ve Lev Tolstoy'un sivil itaatsizliği  ve şiddeti dışlayan direniş görüşlerinin büyük rolü vardır. Bu iki düşünürü anarşizm fikriyatı içine katanlar da olmaktadır. Gandi ile Tolstoy'un mektuplaştıkları da bilinmektedir. Nitekim Tolstoy "en güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır" sözü Gandi'nin yaşamında uygulamasını görmüştür.

Gandi ve Tagore