5 Ekim 2009 Pazartesi

Başbakan & Ahmed-i Hâni & Sabahat Akkiraz

03.09.2009 tarihli AKP 3. Olağan Kongresi'nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleri yine "açılım" kokuyordu. Samimi olup olmaması bir yana, son dönemdeki açılımlar ülkemizin geçmişiyle ve barındırdığı değerlerle bir hesaplaşması daha doğru tabirle onlarla barışması olarak tarihteki yerini alacaktır.

Penguen'in 13 Ağustos 2009 tarihli 360. kapağı da "açılım" konuluydu...










Başbakan'ın kongredeki sözleri şu şekildeydi: "Şunu tüm samimiyetimle, bütün hasbiliğimle ifade ediyorum: Bu ülkenin tarihinden, Ahmet Yesevi'yi, Hacı Bektaş'ı, Pir Sultan'ı, Hacı Bayram Veli'yi çıkartmaya kalkarsanız, onları görmezden gelirseniz, onları yok sayarsanız, bu ülke öksüz kalır, yetim kalır, köksüz ve dayanaksız kalır. Yunus Emre'siz bir Türkiye dilsiz kalır. Mevlana'sız bir Türkiye ruhsuz kalır. Sabahat Akkiraz'a kulak vermeyen, dinlemeyen Türkiye türküsüz kalır. Tatyos Efendi'yi yok sayan Türkiye'nin besteleri yarım kalır. Cem Karaca bu ülkenin hasretini çektiği kadar, bu ülke de Cem Karaca'nın hasretini çekti. 'Hoşçakalın İki Gözüm' diyen Ahmet Kaya'ya vefa göstermeyen Türkiye'nin şarkıları eksik kalır. Nasıl Mehmet Akif'siz bir Türkiye tahayyül edilemezse, Nazım Hikmet'siz bir Türkiye eksik sayılır. Seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz, görüşlerini kabul edersiniz etmezsiniz ama Ahmedi Hani'siz, Bitlis'li Said-i Nursi'siz bir Türkiye'nin maneviyatı noksan kalır. Biz, bu ülkenin tüm renkleriyle, bütün çiçekleriyle, bütün kokularıyla, dağları, taşları, ırmaklarıyla Türkiye'yiz".
Nazım Hikmet, Cem Karaca ve Ahmet Kaya aynı kaderi paylaşmış, memleket hasretini iliklerinde hissetmiş üç sanatçımız. Üçünün de hayatı olaylı geçmiş ve üçünün de dünya görüşü aynı kaynaktan beslenmiştir. Fakirin naçiz kanaatine göre; solcuların ve solculuğun günümüzdeki toplumsal değerlerden uzaklaşmış görüntüsünün aksine bu üç isim de coğrafyasıyla barışık kişilerdi. Kuvayi Milliye Destanı eseriyle Nazım Hikmet'i, Kerkük Zindanı türküsüyle Cem Karaca'yı sevmeyen, beğenmeyen, dışlayan, hatta faşistlikle suçlayanlarla; bir ödül töreninde ileriki albümünde Kürtçe bir şarkı yer alacağını söylediği için Ahmet Kaya'yı bölücülükle, Kürtçülükle suçlayanlar pek de farklı düşünce yapısındaki insanlar değildir. Bağnazlığın solu-sağı olmadığını bir kez daha tekrarlamak gerekir. Milliyetçiliğin de gözleri kör, kulakları sağır eden bir bağnazlık çeşidi olduğu söylenebilir...
Nazım Hikmet'in Mavi Liman şiirini besteleyen Cem Karaca öyle içten söylemişti ki bu şarkıyı muhakkak bunda şiire de konu olan "memleket hasreti" ağır basmıştı.
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan
Seyir defterini başkası yazsın
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın...
Yukarıda bahsettiğimiz olay sonucu sahneye çıkıp "bu devirde kimse şah değil, padişah değil" adlı zırvasını , "Atatürk'ün yolunda tüm Türkiye bu vatan bizim ellerin değil/seni bir kalemde rezil ederim/ülkemi ellere veremem/onu kalbimin üstüne kazırım" diyerek söyleyen kişi mi bu ülke insanlarının kalbine kazınmıştır yoksa Ahmet Kaya mı?
Adını anmayı dahi gereksiz bulduğumuz kişiye geçen mayıs ayında saldıran ve yumruk atan genç de şunları demişti "Uzun süredir içimde biriken bir öfke vardı. Ruhumuzda da zaten asilik var. Geçmişte Ahmat Kaya'ya haksızlık yapıldı. Ona çatal atanlar arasında Serdar Ortaç da vardı. Sonra sahneye çıkıp 10. Yıl Marşı'nı seslendirdi. Askerlikten kaçmak için bir yığın takla atan bir adamın milliyetçilik neyine? Milliyetçilik ona mı kaldı". Sanırız ki uzun söze gerek yok...
Başbakan Hoşçakalın Gözüm'ü hatırlattı fakat Ahmet Kaya'nın Enver Gökçe'nin şiirinden bestelediği Gayri Gider Oldum daha bir anlamlı geldi bize...
Gayri gider oldum gardaşlar
Ve de gız kardaşlar
Gayri haram bu can bana
Bu toprak damlar bu sevda bana
Bu ağaçlar, bu caddeler haram bana
Oğul uşak bir de karım
Kurt bana hastir çeker
Yılan bana çıyan bana
Hastir çeker yılan bana
Lan gardaş bu nasıl yara
Lan gardaş bu nasıl yara
Kanar her yerimden
Sövülmüşüm dövülmüşüm kovulmuşum ben
Hastir çekilmişim yani kendi öz yurdumdan
Çeker giderim
Ahmet Kaya ismi Hasan Hüseyin, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Can Yücel, Ahmet Arif, Sabahattin Ali, Arif Damar, Mehmet Akif, Enver Gökçe, Ataol Behramoğlu, Nevzat Çelik, Ülkü Tamer, Arkadaş Z. Özger, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Nihat Behram, Yılmaz Odabaşı gibi şairlerin eserlerine yaptığı besteleriyle tarihe kazınmıştır. Her albümü baştan sona dinlenebilen, şarkıları, türküleri ülkemizde bu denli söylenmiş, dillere pelesenk olmuş başka kaç tane sanatçı vardır ki...

Kimilerince "demokratik açılım", kimilerince "Kürt açılımı" olarak nitelenen süreç boyunca tüm Türkiye, Ahmed-i Hâni (Ehmedê Xanî) adını da ezberledi. Bir grup toplantısında Tayyip Erdoğan onu Fuzuli ile beraber anmıştı "Fuzuli’nin şiirleri nasıl ruhumuza hitap ediyorsa, Ahmedi Hâni’nin dizeleri de aynı şekilde bizi duygulandırmıyor mu?" diyerek. Hatta bu sözler Hâni'nin Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde bulunan türbesine ziyareti arttırmıştı. Kürt dilinin Leyla vü Mecnun'u, Yusuf ile Züleyha'sı konumunda yer alan mesnevi tarzında yazılmış Mem û Zîn'in yazarı olan Hâni; 1651 ve 1707 yılları arasında yaşamış mutasavvıf bir şair. Müzikseverler Mazlum Çimen'in Mem u Zin filmi için hazırladığı film müzikleri, albümü (1996) ve bu albümdeki aynı isimli harika enstrumantal çalışma dolayısıyla, ayrıca Feryadı İsyanım adlı ünlü Mazlum Çimen şarkısı dolayısıyla Mem u Zin'e aşinalar...

Mem nelere gark olmadı Zin'in ateşi için
Ferhat dağı delmedi mi Şirin'in düşü için
Kusur ise her saniye her yerde seni anmak
Mecnun az mı yemin etti Leyla'nın başı için

Nurculuk cereyanının müsebbibi, Bediüzzaman namıyla anılan Said-i Nursi de adı geçen manevi önderlerden biri. Hayatı hem Osmanlı hem Türkiye Cumhuriyeti döneminde sürgünlerle geçen Bediüzzaman ardında devasa bir külliyat bırakmıştır, Risale-i Nur Külliyatı. Bir de ardında kollara ayrılmış olsa da büyük bir cemaat bırakmıştır. Kim ne derse desin şu an için ülkemizdeki en önemli dinamiklerden olan ve adı Gülen Cemaati olarak anılan oluşum Başbakan'ın es geçemeyeceği ekonomik ve siyasi bir güce sahiptir, Said-i Nursi adını anması doğal...
Ayrıca Said-i Nursi'nin gençliğinde yazıdaki diğer isim olan Ahmed-i Hâni'nin türbesinin bulunduğu mekâna kapanıp, mekânın sessiz ve derin ikliminde kendini kitap okumaya ve düşünceye verdiği de kaynaklarda geçiyor...
Gamzedeyim Deva Bulmam şarkısı dolayısıyla önceki blog yazılarımızda adını andığımız 1858-1913 yılları arasında yaşamış Ermeni kökenli Kemâni Tatyos Efendi, Klasik müziğimizin en güzel örneklerini vermiş büyük bir bestekâr. Kudsi Erguner grubunun hazırladığı arşivlik Tatyos Efendi Külliyatı adlı albümde bestekârın birbirinden güzel eserlerini Melihat Gülses en güzel şekilde seslendirmişti. Fakirin en sevdiği rast makamındaki Mey-i lâlinle dil mestâne olsun diye başlayan şarkısıdır.

Mey-i lâlinle dil mestâne olsun
Aman saki getir bir tane olsun
Gönül kâşânesi meyhâne olsun
Aman saki getir bir tane olsun
Başbakan'ın sözleri en fazla Sabahat Akkiraz'ı ilgilendiriyor çünkü adı geçen isimlerden bir tek o hayatta. Kendisiyle yapılan bir röportaja göre (05 Eylül 2009-Akşam) Başbakan'ın sözlerini "siyasette samimiyet olmaz" diyerek eleştiren Akkiraz, yine de bunun bir "incelik" olduğunu düşünüyor, Hacı Bektaş gibi çok önemli isimlerin yanında kendisini de saydığı için. Ayrıca "CHP'lilerin bizi oy deposu gibi, arka bahçesi gibi görmemesi lazım. Bize destek Hacı Bektaş günlerine gelip 15 dakika kalmak değildir" sözleriyle CHP'ye ve "Başbakan'ın siyasi fikirleri bana uzaktır, Deniz Baykal'ın yakındır ama o hiç beni konuşmaz bile" diyerek Deniz Baykal'a sitem etmesi de röportajdan önemli ayrıntılar...
Röportajı yapan Nurbanu Güney Elbir'in "Politize olmuş bir yanınız da var. Adınız bu yüzden yer almış olabilir mi?" sorusu üzerine "Siyaseti yaptığım işlerin her zaman dışında bıraktım. Fakat Alevi olduğum ve ozanlık geleneğinden geldiğim için bazı mesajları türkülerle aktardım. Sanatçı duyarlılığıyla bazı olaylara da kayıtsız kalmadım" diyen Sabahat Akkiraz'ın dillendirdiği iki türküyle bitirelim yazıyı. Pazarlık mı olur adil dükkanda Pir Sultan Abdal'ın ünlü deyişi, ikincisi de yine aynı yolun yolcularından Bektaşi târiki mensubu, özellikle Şeytan Bunun Neresinde şiiriyle bilinen Bolulu Aşık Dertli'nin Beni Beni'si. Dertli'nin şiiri bir miktar sitem içerse de Yaradan'a "ulaştır menzili a'lâya" niyâzıyla yalvarır...
Pazarlık mı olur adil dükkanda
Meyl-i muhabbetim kaldı yar sende
Bu divan olmazsa ulu divanda
Dost benim sualim verir mi yar yar
Pir Sultan Abdal
Dertli'ye tükenmez nice dert verdin
Ne çekmeğe sabır, ne gayret verdin
Ne saltanat verdin, ne devlet verdin
Ya niçin getirdin dünyaya beni
Bolulu Aşık Dertli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder