
Penguen'in 13 Ağustos 2009 tarihli 360. kapağı da "açılım" konuluydu...
Başbakan'ın kongredeki sözleri şu şekildeydi: "Şunu tüm samimiyetimle, bütün hasbiliğimle ifade ediyorum: Bu ülkenin tarihinden, Ahmet Yesevi'yi, Hacı Bektaş'ı, Pir Sultan'ı, Hacı Bayram Veli'yi çıkartmaya kalkarsanız, onları görmezden gelirseniz, onları yok sayarsanız, bu ülke öksüz kalır, yetim kalır, köksüz ve dayanaksız kalır. Yunus Emre'siz bir Türkiye dilsiz kalır. Mevlana'sız bir Türkiye ruhsuz kalır. Sabahat Akkiraz'a kulak vermeyen, dinlemeyen Türkiye türküsüz kalır. Tatyos Efendi'yi yok sayan Türkiye'nin besteleri yarım kalır. Cem Karaca bu ülkenin hasretini çektiği kadar, bu ülke de Cem Karaca'nın hasretini çekti. 'Hoşçakalın İki Gözüm' diyen Ahmet Kaya'ya vefa göstermeyen Türkiye'nin şarkıları eksik kalır. Nasıl Mehmet Akif'siz bir Türkiye tahayyül edilemezse, Nazım Hikmet'siz bir Türkiye eksik sayılır. Seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz, görüşlerini kabul edersiniz etmezsiniz ama Ahmedi Hani'siz, Bitlis'li Said-i Nursi'siz bir Türkiye'nin maneviyatı noksan kalır. Biz, bu ülkenin tüm renkleriyle, bütün çiçekleriyle, bütün kokularıyla, dağları, taşları, ırmaklarıyla Türkiye'yiz".
Başbakan'ın kongredeki sözleri şu şekildeydi: "Şunu tüm samimiyetimle, bütün hasbiliğimle ifade ediyorum: Bu ülkenin tarihinden, Ahmet Yesevi'yi, Hacı Bektaş'ı, Pir Sultan'ı, Hacı Bayram Veli'yi çıkartmaya kalkarsanız, onları görmezden gelirseniz, onları yok sayarsanız, bu ülke öksüz kalır, yetim kalır, köksüz ve dayanaksız kalır. Yunus Emre'siz bir Türkiye dilsiz kalır. Mevlana'sız bir Türkiye ruhsuz kalır. Sabahat Akkiraz'a kulak vermeyen, dinlemeyen Türkiye türküsüz kalır. Tatyos Efendi'yi yok sayan Türkiye'nin besteleri yarım kalır. Cem Karaca bu ülkenin hasretini çektiği kadar, bu ülke de Cem Karaca'nın hasretini çekti. 'Hoşçakalın İki Gözüm' diyen Ahmet Kaya'ya vefa göstermeyen Türkiye'nin şarkıları eksik kalır. Nasıl Mehmet Akif'siz bir Türkiye tahayyül edilemezse, Nazım Hikmet'siz bir Türkiye eksik sayılır. Seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz, görüşlerini kabul edersiniz etmezsiniz ama Ahmedi Hani'siz, Bitlis'li Said-i Nursi'siz bir Türkiye'nin maneviyatı noksan kalır. Biz, bu ülkenin tüm renkleriyle, bütün çiçekleriyle, bütün kokularıyla, dağları, taşları, ırmaklarıyla Türkiye'yiz".

Nazım Hikmet'in Mavi Liman şiirini besteleyen Cem Karaca öyle içten söylemişti ki bu şarkıyı muhakkak bunda şiire de konu olan "memleket hasreti" ağır basmıştı.
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan
Seyir defterini başkası yazsın
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın...
Seyir defterini başkası yazsın
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın...
Adını anmayı dahi gereksiz bulduğumuz kişiye geçen mayıs ayında saldıran ve yumruk atan genç de şunları demişti "Uzun süredir içimde biriken bir öfke vardı. Ruhumuzda da zaten asilik var. Geçmişte Ahmat Kaya'ya haksızlık yapıldı. Ona çatal atanlar arasında Serdar Ortaç da vardı. Sonra sahneye çıkıp 10. Yıl Marşı'nı seslendirdi. Askerlikten kaçmak için bir yığın takla atan bir adamın milliyetçilik neyine? Milliyetçilik ona mı kaldı". Sanırız ki uzun söze gerek yok...
Başbakan Hoşçakalın Gözüm'ü hatırlattı fakat Ahmet Kaya'nın Enver Gökçe'nin şiirinden bestelediği Gayri Gider Oldum daha bir anlamlı geldi bize...
Gayri gider oldum gardaşlar
Ve de gız kardaşlar
Gayri haram bu can bana
Bu toprak damlar bu sevda bana
Bu ağaçlar, bu caddeler haram bana
Oğul uşak bir de karım
Kurt bana hastir çeker
Yılan bana çıyan bana
Hastir çeker yılan bana
Lan gardaş bu nasıl yara
Lan gardaş bu nasıl yara
Kanar her yerimden
Sövülmüşüm dövülmüşüm kovulmuşum ben
Hastir çekilmişim yani kendi öz yurdumdan
Çeker giderim
Ve de gız kardaşlar
Gayri haram bu can bana
Bu toprak damlar bu sevda bana
Bu ağaçlar, bu caddeler haram bana
Oğul uşak bir de karım
Kurt bana hastir çeker
Yılan bana çıyan bana
Hastir çeker yılan bana
Lan gardaş bu nasıl yara
Lan gardaş bu nasıl yara
Kanar her yerimden
Sövülmüşüm dövülmüşüm kovulmuşum ben
Hastir çekilmişim yani kendi öz yurdumdan
Çeker giderim
Ahmet Kaya ismi Hasan Hüseyin, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Can Yücel, Ahmet Arif, Sabahattin Ali, Arif Damar, Mehmet Akif, Enver Gökçe, Ataol Behramoğlu, Nevzat Çelik, Ülkü Tamer, Arkadaş Z. Özger, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Nihat Behram, Yılmaz Odabaşı gibi şairlerin eserlerine yaptığı besteleriyle tarihe kazınmıştır. Her albümü baştan sona dinlenebilen, şarkıları, türküleri ülkemizde bu denli söylenmiş, dillere pelesenk olmuş başka kaç tane sanatçı vardır ki...
Kimilerince "demokratik açılım", kimilerince "Kürt açılımı" olarak nitelenen süreç boyunca tüm Türkiye, Ahmed-i Hâni (Ehmedê Xanî) adını da ezberledi. Bir grup toplantısında Tayyip Erdoğan onu Fuzuli ile beraber anmıştı "Fuzuli’nin şiirleri nasıl ruhumuza hitap ediyorsa, Ahmedi Hâni’nin dizeleri de aynı şekilde bizi duygulandırmıyor mu?" diyerek. Hatta bu sözler Hâni'nin Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde bulunan türbesine ziyareti arttırmıştı. Kürt dilinin Leyla vü Mecnun'u, Yusuf ile Züleyha'sı konumunda yer alan mesnevi tarzında yazılmış Mem û Zîn'in yazarı olan Hâni; 1651 ve 1707 yılları arasında yaşamış mutasavvıf bir şair. Müzikseverler Mazlum Çimen'in Mem u Zin filmi için hazırladığı film müzikleri, albümü (1996) ve bu albümdeki aynı isimli harika enstrumantal çalışma dolayısıyla, ayrıca Feryadı İsyanım adlı ünlü Mazlum Çimen şarkısı dolayısıyla Mem u Zin'e aşinalar...
Mem nelere gark olmadı Zin'in ateşi için
Ferhat dağı delmedi mi Şirin'in düşü için
Kusur ise her saniye her yerde seni anmak
Mecnun az mı yemin etti Leyla'nın başı için
Nurculuk cereyanının müsebbibi, Bediüzzaman namıyla anılan Said-i Nursi de adı geçen manevi önderlerden biri. Hayatı hem Osmanlı hem Türkiye Cumhuriyeti döneminde sürgünlerle geçen Bediüzzaman ardında devasa bir külliyat bırakmıştır, Risale-i Nur Külliyatı. Bir de ardında kollara ayrılmış olsa da büyük bir cemaat bırakmıştır. Kim ne derse desin şu an için ülkemizdeki en önemli dinamiklerden olan ve adı Gülen Cemaati olarak anılan oluşum Başbakan'ın es geçemeyeceği ekonomik ve siyasi bir güce sahiptir, Said-i Nursi adını anması doğal...
Mem nelere gark olmadı Zin'in ateşi için
Ferhat dağı delmedi mi Şirin'in düşü için
Kusur ise her saniye her yerde seni anmak
Mecnun az mı yemin etti Leyla'nın başı için
Ayrıca Said-i Nursi'nin gençliğinde yazıdaki diğer isim olan Ahmed-i Hâni'nin türbesinin bulunduğu mekâna kapanıp, mekânın sessiz ve derin ikliminde kendini kitap okumaya ve düşünceye verdiği de kaynaklarda geçiyor...
Mey-i lâlinle dil mestâne olsun
Aman saki getir bir tane olsun
Gönül kâşânesi meyhâne olsun
Aman saki getir bir tane olsun
Röportajı yapan Nurbanu Güney Elbir'in "Politize olmuş bir yanınız da var. Adınız bu yüzden yer almış olabilir mi?" sorusu üzerine "Siyaseti yaptığım işlerin her zaman dışında bıraktım. Fakat Alevi olduğum ve ozanlık geleneğinden geldiğim için bazı mesajları türkülerle aktardım. Sanatçı duyarlılığıyla bazı olaylara da kayıtsız kalmadım" diyen Sabahat Akkiraz'ın dillendirdiği iki türküyle bitirelim yazıyı. Pazarlık mı olur adil dükkanda Pir Sultan Abdal'ın ünlü deyişi, ikincisi de yine aynı yolun yolcularından Bektaşi târiki mensubu, özellikle Şeytan Bunun Neresinde şiiriyle bilinen Bolulu Aşık Dertli'nin Beni Beni'si. Dertli'nin şiiri bir miktar sitem içerse de Yaradan'a "ulaştır menzili a'lâya" niyâzıyla yalvarır...
Pazarlık mı olur adil dükkanda
Meyl-i muhabbetim kaldı yar sende
Bu divan olmazsa ulu divanda
Dost benim sualim verir mi yar yar
Meyl-i muhabbetim kaldı yar sende
Bu divan olmazsa ulu divanda
Dost benim sualim verir mi yar yar
Pir Sultan Abdal
Ne çekmeğe sabır, ne gayret verdin
Ne saltanat verdin, ne devlet verdin
Ya niçin getirdin dünyaya beni
Bolulu Aşık Dertli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder